Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

ünlü bir ad

  • 1 unlu bir tatlı

    n. flummery

    Turkish-English dictionary > unlu bir tatlı

  • 2 ünlü

    просла́вленный; знамени́тый, изве́стный

    ünlü bir sinir doktoru — изве́стный невропато́лог

    Türkçe-rusça sözlük > ünlü

  • 3 ünlü

    məşhur, tanınmış, görkəmli; ünlü bir sinir doktoru – görkəmli nevropatoloq
    görkəmli, məşhur, sait, şöhrətli, tanınmış

    Türkçe-Azerice Sözlük > ünlü

  • 4 ünlü harflerle bir arada olan

    adj. consonantal

    Turkish-English dictionary > ünlü harflerle bir arada olan

  • 5 известный

    ünlü
    * * *
    1) bilinen; tanınan

    изве́стная и́стина — bilinen bir gerçek

    изве́стный свои́м мастерство́м — ustalığıyla tanınan

    вам изве́стен э́тот челове́к? — bu adamı tanır mısınız?

    2) ünlü; tanınmış

    изве́стный писа́тель — ünlü bir yazar

    он изве́стен тем, что... —...makla ün salmıştır

    в изве́стных слу́чаях — bazı hallerde

    Русско-турецкий словарь > известный

  • 6 célèbre

    connu, illustre ünlü [yn'ly]

    Dictionnaire Français-Turc > célèbre

  • 7 популярный

    1) sade, herkesin anlayabileceği

    популя́рная фо́рма изложе́ния — sade bir anlatma şekli

    2) popüler; yaygın, moda; ünlü

    популя́рный писа́тель — popüler bir yazar

    популя́рный журна́л — ünlü bir dergi

    популя́рная пе́сня — yaygın / moda bir şarkı

    Русско-турецкий словарь > популярный

  • 8 bekannt

    bekannt [bə'kant]
    II adj
    1) ( Person) tanınan; ( Sache) bilinen;
    \bekannt gebenRR bildirmek, tebliğ etmek; ( veröffentlichen) yayınlamak;
    etw \bekannt machenRR bir şeyi duyurmak [o ilan etmek], bir şeyi tanıtmak [o lanse etmek];
    jdn mit jdm \bekannt machenRR birini biriyle tanıştırmak;
    jdn mit etw \bekannt machen birine bir şeyi tanıtmak;
    wie ist das \bekannt geworden? bu nasıl belli oldu?;
    das ist mir \bekannt bunu biliyorum;
    wohl \bekannt ( geh) maruf, herkesçe bilinen [o tanınan], belli;
    das kommt mir \bekannt vor bu bana yabancı gelmiyor;
    wir sind miteinander \bekannt biz tanışıyoruz;
    darf ich Sie mit Herrn X \bekannt machen? sizi Bay X ile tanıştırabilir miyim?
    2) ( berühmt) ünlü, meşhur;
    ein \bekannter Künstler ünlü bir sanatçı

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bekannt

  • 9 fameuse

    Dictionnaire Français-Turc > fameuse

  • 10 fameux

    Dictionnaire Français-Turc > fameux

  • 11 renommée

    Dictionnaire Français-Turc > renommée

  • 12 громкий

    gür,
    yüksek (ses); ünlü,
    namlı
    * * *
    1) ( о голосе) gür; yüksek

    гро́мкий разгово́р — yüksek sesle / hızlı konuşma

    2) ünlü, gürültülü

    гро́мкое и́мя — ünlü bir isim

    гро́мкий проце́сс — gürültülü / patırtılı dava

    3) перен. ( напыщенный) tumturaklı, şatafatlı

    Русско-турецкий словарь > громкий

  • 13 illustre

    ünlü [yn'ly]

    Dictionnaire Français-Turc > illustre

  • 14 renom

    Dictionnaire Français-Turc > renom

  • 15 renommé

    Dictionnaire Français-Turc > renommé

  • 16 yan

    "1. (a) side. 2. flank. 3. neighborhood, vicinity, diggings: O yanlarda oturuyor. He lives in that area. 4. part (of one´s body): Her yanım ağrıyor. I ache all over. 5. direction (line or course extending away from a given point). 6. aspect, side (of a matter). 7. with; alongside, alongside of: Yanına hiç para alma! Don´t take any money with you! Yanımda çalışıyor. He works alongside me. 8. in comparison with, alongside of: Hüsnü, Zühtü´nün yanında bir sıfırdır. Hüsnü´s nothing compared to Zühtü. 9. lateral, side, located at or towards a side. 10. secondary. -a /dan/ 1. pro, for, in favor of; on the side of: Ben Hasan´dan yanayım. I´m for Hasan. 2. as regards, as far as... is concerned: Paradan yana iyiyim. I´m OK as far as money goes. -dan sideways, from one side; obliquely; in profile. -a çıkmak /dan/ to support, take the side of, side with (someone). -ına almak /ı/ 1. to take (someone) on, employ (someone) (as one´s assistant). 2. to take (someone) in (in order to look after him/her). - bakış sideways glance. - bakmak /a/ 1. to look askance at, look at (someone, something) hostilely or venomously. - basmak 1. to be deceived, be taken in. 2. not to be straight with someone; to give someone the runaround. -ı başında /ın/ right beside, immediately beside, right next to. -ına bırakmamak/komamak/koymamak /ı, ın/ not to let (someone) get away with (something), not to let (someone) do (something) without being punished for doing it. (...) -ından bile geçmemiş. /ın/ It doesn´t have even the slightest connection with.../It doesn´t bear even the faintest resemblance to.... - cebime koy. colloq. I don´t believe you./Come on, who do you think you´re fooling?/Pull the other leg, it´s got bells on it. - cümle gram. subordinate clause. -dan çarklı 1. side-wheel (steamer). 2. slang slow-going, poky (vehicle). 3. slang (glass of tea) served with lumps/a lump of sugar in the saucer beside it. 4. slang (someone) who walks with one shoulder sloped downward. 5. slang (someone) who swings his arms vigorously as he walks. - çizmek 1. to try to get out of; to avoid, shirk, evade, dodge. 2. to pay no attention to, ignore. - etki side effect. -dan fırlama slang scoundrel, bastard, SOB. - gelmek/- gelip yatmak to take one´s ease, relax, enjoy oneself (when one should be working). -dan görünüş profile. - gözle out of the corner of one´s eye. - gözle bakmak /a/ 1. to look at (someone) out of the corner of one´s eye. 2. to look askance at, look at (someone, something) disdainfully. 3. to look at (someone, something) hostilely or venomously. -ına (kâr) kalmak to get away with, do (something) without being punished for doing it: Bu cinayet yanına kalmaz. You won´t get away with this murder. (...) -ına salavatla varılır. /ın/ You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. (...) -ına (salavatla) varılmaz. /ın/ 1. It´s so high/expensive you can´t touch it. 2. He/She thinks he´s/she´s better than everybody else. He/She thinks he´s/she´s something. 3. You have to walk on eggs around him/her; the smallest thing can make him/her blow his/her stack. -ı sıra 1. right along with, right alongside, together with, with: Yanı sıra avukatını getirdi. He brought his lawyer along with him. Viski yanı sıra bira içiyor. He´s drinking beer together with whiskey. 2. besides, in addition to, along with: Büyük bir yazar olmanın yanı sıra ünlü bir müzisyendir. Besides being a great writer he´s also a famous musician. 3. right alongside, right beside: Yanım sıra onlar oturuyorlardı. They were sitting right beside me. - tutmak to show partiality to one person or side. - ürün by-product. - yan sideways. - yana side by side. - yan bakmak /a/ to look at (someone) malevolently, look daggers at. - yatmak to lean to one side."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yan

  • 17 мировой

    I
    1) dünya °; evrensel

    мировое простра́нство — uzay

    мировая культу́ра — evrensel kültür

    предотврати́ть мирово́й пожа́р — evrensel bir yangını önlemek

    мирово́й реко́рд — dünya rekoru

    учёный с мировы́м и́менем — dünyaca ünlü bir bilgin

    мирово́й энергети́ческий кри́зис — dünya çapındaki enerji bunalımı

    мирово́й капиталисти́ческий ры́нок — kapitalist dünya pazarı

    2) разг. ( замечательный) kıyak
    II
    1) в соч.

    мирово́й суд — sulh mahkemesi

    мирово́й судья́ — sulh hakimi

    2) в соч., → сущ., ж, разг.

    пойти́ на мирову́ю — işi tatlıya bağlamak

    Русско-турецкий словарь > мировой

  • 18 подражать

    taklit etmek, öykünmek; özenmek

    ребёнок подража́л отцу́ — çocuk babasına öykünüyordu

    она́ подража́ет герои́не одного́ рома́на — bir romanın kahramanına özenmektedir

    он подража́ет изве́стному писа́телю — ünlü bir yazarın yapıtlarına öykünmektedir

    Русско-турецкий словарь > подражать

  • 19 engagement

    Dictionnaire Français-Turc > engagement

  • 20 flummery

    n. palavra, boş lâf, yaltaklanma, anlamsız kompliman, yulaf ezmeli yemek, unlu bir tatlı
    * * *
    boş laf

    English-Turkish dictionary > flummery

См. также в других словарях:

  • ünlü — sf. 1) Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. T. Buğra 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ünlü kısalması — is., dbl. Aslında uzun olan bir ünlünün zamanla kısalması: Cân > can, hâzır > hazır, beyâz > beyaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • küçük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz ünlülerin, yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra dar yuvarlak (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlülerin gelmesi, küçük sesli uyumu: Evler. Etek. Salkımlar. Ördek, Okul, Sucuların… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başlatıcı — 1. is. Bir şeyi başlatan kimse veya kuruluş Ünlü bir iş adamı oldu, alanında bir tür başlatıcı sayıldı. T. Uyar 2. sf. Bir şeyi başlatan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Antep baklavası — is. Gaziantep yöresinde yapılan ünlü bir çeşit baklava …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • medyum — is., Fr. médium Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim. N. Eray …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • porto — Portekiz de yapılan ünlü bir şarap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • türbe — is., Ar. turbe Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı Çekirge de Hüdavendigâr türbesini ziyaret ettim. A. Haşim Birleşik Sözler türbe eriği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ülkece — zf. Ülke çapında Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi, kantinde garsonluk yapardı. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zemzem kuyusuna işemek — ünlü olsun, adı anılsın diye herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»